top of page
YANIK NEDİR : Isı, elektrik, kimyasal maddeler, kaynar su, alev gibi etkenlerle oluşan doku harabiyetine yanık denir. Yanık sadece deriyi değil, tüm vücudu etkileyen bir travmadır. Yanık sonucunda oluşan doku harabiyeti; yanık alanının büyüklüğü ve yanık oluşturan etkiye ne kadar süre maruz kalındığı gibi, pek çok etkene bağlıdır.
 

Yanıklar, meydana getirdikleri harabiyete göre; 3 kısımda incelenir;

 

1-Yüzeyel yanıklar (1. derece yanıklar): Bu tür yanıklar; genelde sadece derinin en üst yüzeyinde, kızarıklık ve hafif bir ödem meydana getirirler. 1. Derece yanıklar, tedavi gerektirmezler ve deride iz bırakmazlar. Yalnızca, yanık oluştuktan hemen sonra, o bölgenin 30 dakika akan çeşme suyunun altında soğutulması ve sonrasında nemlendirilmesi gerekir. Bu işlem, deride hem kızarmayı hem de ağrıyı azaltır. Yanan bölgeye kesinlikle buz torbası uygulanmamalıdır.

2-Parsiyel yanıklar (2. derece yanıklar): Bu tür yanıklar; derinin en üst tabakası ile birlikte, biraz daha derine doğru inen yanıklardır. Bu yanıklardan sonra, bölgede bir iz (skar doku) meydana gelir ve tedavi şarttır. Deride nadiren de olsa iz bırakırlar. Hatta, biraz daha derine giden 2. derece yanıklara ait bazı durumlarda, fonksiyon kayıpları dahi meydana gelebilir. Ancak bu durum geçicidir ve yaranın iyileşmesinden sonra, fonksiyonlar eski haline dönebilir. İyileşmeleri en erken 2 hafta olup, 3 haftayı geçen parsiyel yanıklar da olabilir. Yara iyileşmesini etkileyen pek çok faktör vardır (sistemik herhangi bir hastalık olup olmadığı vb.).

3-Tam kat yanıklar (3. derece yanıklar): Yanıklar arasında, en ağır ve ciddi olan yanıklardır. Derinin tüm katmanları harap olur; deri altındaki dokular, kaslar, ligamentler ve tendonlar bile etkilenebilir. Tedavi için cerrahi müdahale gereklidir. Cerrahi operasyonda, vücudun başka bir yerinden (özellikle bacağın ön yüzünden) alınan deri, nakil için hazır hale gelen yanık bölgeye cerrahi olarak nakledilir (greft). İyileşmeleri oldukça zaman alan bu yanıklar, iyi bir bakım ve tedavi süreci gerektirirler. Bu tür yanıklar sonucunda meydana gelen hipertrofik skar, kuru ve elastik olmayan bir görünüme sahiptir.
Bu yanıklara örnek olarak; uzun süreli aleve maruz kalma, sıcak sıvıyla temas, kimyasal maddeler ve yüksek voltajlı elektrik çarpması verilebilir.

Yanığın yaygınlığı ve boyutları genellikle ‘Dokuzlar Kuralı’ ile belirlenir. Bu pratik yaklaşımla; kısa sürede, kabaca ve yaklaşık olarak yanık alanlarının hesabı yapılır. Sadece yetişkin hastalarda kullanılan bu kurala göre; baş %9, üst ekstremitelerin her biri % 9, alt ekstremitelerin her biri % 18, ekstremiteler ve baş hariç vücut ön yüz % 18, arka yüz % 18 ve perine % 1 olarak hesaplanır.

Çocuklarda baş ve boyun bölgesi; tüm vücut yüzeyinin, genellikle daha büyük bölümüne sahiptir. Alt ekstremiteler ise daha az oranda vücut yüzeyini oluştururlar. Bu nedenle bu kural 14 yaşın altında uygulanamaz. Bu farklılıklar için “Lund ve Browder” kartı veya “Berkow” kartları geliştirilmiştir. Bu kartlardan yararlanılarak; değişik yaş gruplarındaki farklılıklar dikkate alınıp, yanık yüzeyi daha doğru olarak hesaplanır.

YANIK ÇEŞİTLERİ​

  • Isı (Termal yanıklar)

  • Kimyasal maddeler

  • Elektrik

  • Radyasyon


TERMAL YANIKLAR

 

Haşlanma: En sık sıcak içecek veya sıvıların dökülmesine bağlı olarak meydana gelir. Haşlanmaya bağlı yanıklar; genellikle birinci derece ve yüzeyel ikinci derece yanıklar şeklindedir. Çocuklardaki yanıkların %70 kadarı haşlanma yanıklarıdır.
 

Alev yanıkları: Yetişkinlerdeki yanıkların %50 kadarı alev yanıklarına bağlıdır. Genellikle inhalasyon yanığı ve diğer travmalar ile beraberdir. Alev yanıkları çoğunlukla; derin ikinci derece ve üçüncü derece yanıklar şeklindedir.

Kimyasal Yanıklar: Daha çok endüstri alanındaki iş kazaları şeklinde olur. Kimyasal yanıklar, tüm yanıkların %3-6’sını oluştururlar; fakat yanığa bağlı ölümlerin %14-30’u kimyasal yanıklara bağlıdır. Genellikle güçlü asit ve alkali ile temas sonucu meydana gelirler.

Elektrik Yanıkları: Elektrik akımına bağlı yanıklar; iş yerlerinde, fabrikalarda, yüksek gerilimle ortaya çıkan yanıklardır. Evlerde düşük voltajla olan yanıklar, genellikle ufak yaralanmalar oluşturur ve hayati tehlike taşımazlar. En sık 20-40 yaşları arasında yaşanır ve olguların %90’ı erkektir. Ölümle sonuçlanan yanık olgularının %20’si elektrik yanıklarına bağlıdır. Akımın girdiği ve çıktığı alanlarda iki adet yanık oluşur ve çıkış delikleri genel olarak daha geniştir.

Radyasyon Yanıkları: Radyasyon yanıklarının şiddeti; radyoaktif ışının miktarına, alınma süresine ve alınma hızına göre değişir.

Yanık yaralanmaları yaşamı tehdit edebilen yaralanmalar olup, ciddi engelliliğe neden olabilmesi yönünden oldukça önemlidir. Akut bakım tedavilerindeki ilerlemeler ve modern yanık tedavi ünitelerinin kurulması sayesinde, son yıllarda mortalitede azalma sağlanmıştır. Bu gelişmeler nedeniyle geniş kapsamlı bir yanık rehabilitasyonu programına daha çok önem verilmelidir. Yanık rehabilitasyonu; hastanın hastaneye kabul edildiği günden başlayıp, aylarca bazen yıllarca devam eden bir süreçtir.
    
Yanık Rehabilitasyonu’ terimi; tedavinin fiziksel, psikolojik ve sosyal yönlerini birleştirir. Yanıklar tedavi edilmediğinde; hastada ciddi deformitelere yol açan kontraktürlere ve bunun sonucu olarak ciddi sakatlığa sebep olabilmektedir.

 

Yanık rehabilitasyonunun amacı:

  • Ağrı kontrolu,

  • Kullanmama atrofisisinin, Tendon yapışıklıklarının, Kapsüler gerginliklerin ve Deformitenin önlenmesi.

  • Eklem hareketinin, Kas kuvvetinin, Enduransın artırılması.

  • Fonksiyonel bağımsızlığın, İşe geridönüşün sağlanması.

  • Komplikasyonları minimuma indirmek.
     

Rehabilitasyon süreci; çok önemli, uzun, yorucu ve zorlu bir süreçtir. Yanık rehabilitasyonu, hastanın sağlık kuruluşuna adım attığı anda başlamakta ve durumunun ciddiyetine göre uzun yıllar sürebilmektedir. Rehabilitasyonda; hastanın yaralanma öncesinde sahip olduğu, fiziksel ve sosyal statüsünü yeniden kazanması temel hedeftir. Bu amaçla plastik cerrahi uzmanı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı, fizyoterapist, yanık hemşiresi, ortez-protez uzmanı, iş-uğraşı terapisti, psikolog ve psikiyatristten oluşan multidisipliner bir ekibin, rehabilitasyonun her aşamasında birlikte hareket etmesi gerekir. Yanık rehabilitasyonunun ilk dönemde temel hedefleri; yaranın iyileşmesi, skar oluşumunun engellenmesi, ağrının azaltılması ve komplikasyonların önlenmesi şeklinde olmaktadır. Bu dönemde daha çok sıvı takviyesi ve yara iyileşmesi üzerinde durulduğu görülmektedir.

Yanık rehabilitasyonunda; erken dönemden itibaren uygulanması gereken, en önemli fiziksel işlemler ise egzersizlerdir. Egzersizler; yanığın ciddiyeti ve hastanın komorbid hastalıkları yanık cerrahı tarafından değerlendirildikten sonra, kişiye özel olarak planlanmalıdır. Akut dönemde; kısa süreli, sık tekrarlanan egzersizler tercih edilmeli; egzersize tolerans arttıkça, süre yavaş yavaş uzatılmalıdır. Egzersizin amacı; eklem hareket açıklığını (EHA) sağlamak, hastanın yatağa bağımlılığı nedeniyle azalmış olan gücünü ve dayanıklılığını yeniden kazandırmaktır. Pediatrik yanık hastaları, yetişkinlerden farklı olarak rehabilitasyon programına uyum sağlamada zorlanabilirler. Özellikle bası giysisi ve atel kullanımında yaşanan bu zorluklar, hasta yakınları ile kurulabilecek işbirliği sayesinde giderilmeye çalışılmalıdır. Ayrıca, uygulanacak fizik tedavi programları aileye ev ödevi olarak verilmeli ve yakın takip edilmeli; üç-dört haftada bir kontrollere çağrılarak programın etkinliği fizyoterapist tarafından değerlendirilmelidir. Fizyoterapist, tedavi programını ihtiyaca göre yeniden düzenlemelidir.Yanık rehabilitasyonu süreci her zaman kolay olmasa da; multidisipliner profesyonel ekip çalışması, doğru destek ve terapötik yaklaşım ile tek bir kontraktürün oluşmasına bile fırsat verilmemelidir. Rehabilitasyon programından iyi bir sonuç alabilmek için; hastanın da tedaviye katılımı sağlanmalı, hasta ve yakınları bilgilendirilmelidir. Yanıklı hastalar kontraktürler, amputasyonlar, nörolojik bozukluklar, psikolojik problemler ve kozmetik sorunlar nedeniyle uzun süreli ve kapsamlı bir rehabilitasyona ihtiyaç duyarlar. Uzun vadeli tedavi yaklaşımları, fiziksel fonksiyonların en üst seviyeye çıkarılması, psikolojik sorunların tedavisi ve toplumla yeniden bütünleşme üzerine odaklanmalıdır. Bir hastanın hareket aralığı, kapsamlı skar yönetimi ile korunabilir. Yanık rehabilitasyon programları; germe egzersizleri, atel, pozisyon ve ödem yönetimini içermelidir. Yanık yaralanmasından sonra maksimum bağımsızlık, günlük yaşam aktiviteleri için erken hareketlilik, egzersiz ve antrenman yoluyla başlatılabilir.

Bir yanık yaralanmasının üstesinden gelmek, özellikle de büyük bir yanık hasarı, yaralanan kişiye büyük fiziksel ve psikolojik talepler getirir. İyileşmeyi kolaylaştırmak için eğitilmiş ekip, iyileşmenin önündeki engelleri belirleme ve yönetme zorluğuyla karşı karşıyadır. Potansiyel bozulmanın önlenmesi ve yönetilmesinin anahtarı, potansiyel engelleri tahmin etme ve en iyi uygulamalara dayalı müdahalelere öncelik verme yeteneğidir. İki yanık yaralanmasının etkisi aynı olmamasına rağmen, yanık travmasının üstesinden gelmek için çabalayan çoğu kişi için ortak zorluklar vardır. Yanık yaralanmasından sonra skar oluşumu, hatta hipertrofik skar bile normal bir süreçtir. Ancak, yanık izi nedeniyle ortaya çıkan ROM kaybının patolojik bir durum olduğu düşünülmelidir. Eklemde bile hipertrofik skar olması ROM kaybına neden olmak zorunda değildir. Bununla birlikte, yanık izi nedeniyle ROM kaybı, yanıktan sonra iyileşme yolunda önemli bir engel olmaya devam etmektedir.

Yanık izi kontraktürlerini yönetmek ve önlemek için atel kullanımı, yanık konusunda çalışanlar tarafından oldukça tercih edilen bir uygulamadır. Yanık merkezleri, akut rehabilitasyon aşamasında, ameliyat sonrası veya ara aşamalarda, splintlerin nasıl ve ne zaman uygulanması gerektiği konusunda farklılık gösterir. Statik ateller; antideformite pozisyonundaki ekstremiteleri korumak için, genellikle yanık yaralanmasının ilk 24 saatinde evrensel hale gelmiştir. Splintler, el, bilek, dirsek, aksilla, ayak, diz, ağız ve boynu, statik bir atelde veya dinamik bir bileşenle içerebilir. Derin dorsal el yanığı için akut splintleme, tendon maruziyetini korumak için esastır, çünkü çabucak denatüre olabilirler ve yırtılabilirler.
 

POZİSYON İLE ÖDEM YÖNETİMİ

Yanık yaralanmasına bakılmaksızın, ekstremitelerdeki ödem, hastanın “istirahat pozisyonu” almasına neden olabilir. Bunlar genellikle sık görülen, yanık izi kasılma paternlerini güçlendirebilecek durumlardır. Ödem ayrıca, kan akışının sınırlandırılmasına sebep olacak ve daha büyük skar dokusu gelişimi için potansiyel yaratacaktır. Terapistin, akut dönemdeki istirahat pozisyonlarını nasıl önleyebileceğini ve ödem azaltma tekniklerini nasıl başlatacağını bilmesi, hastanın uzun vadeli rehabilitasyon aşamasında fonksiyonel hedeflere ulaşmasına yardımcı olabilir.

 

bottom of page